İstihbaratta Cinler...
Moderatör: Sai
- TFGBAB
- Mesajlar: 189
- Kayıt: 05 Ağu, 04:51
- Yaşadığınız İl: 34 İstanbul
- Konum: OO
İstihbaratta Cinler...
İstihbaratta Cinler
-Psişik İstihbarat'ın gizemli dünyası ve cinlerle terörist kovalama
operasyonları...
-KGB ve MOSSAD'ın ilk kez önemini keşfedip büyük bütçeler ayırdığı,
CIA'nın da 1950lerden itibaren büyük önem verdiği hipnotizma
operasyonları Türkiye'de hangi güvenlik birimi
tarafından nasıl uygulandı?
-İşte; bir güvenlik bürokratının dudak ısırtacak "cinlerle terörist
avlama" operasyonu...
İşte tüm ayrıntılar:
NURAY YILDIRIM’IN HABERİ...
(HABERBANK-ÖZEL)Fizik ötesi olaylarla ilgilenen, bunu
yaparken ‘ruh’u, ‘insan psikolojisi’ni ve ‘hipnoz’u işin içine katan
bir bilim dalı; parapsikoloji...
Bir başka ifadeyle parapsikoloji; mahalle aralarındaki ‘muskacı’
ve ‘cinci’lerin yapmaya çalıştıkları işin, akademik-teknik düzeye
uyarlanmış hali...
ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde parapsikolojinin bilimsel
kürsüleri bile var. Örneğin; Almanya’daki Humbold Üniversitesi’ndeki
bölüm, İngiltere’deki British School of Hypnossis, yani Hipnoz
Okulu...
Türkiye’deki YÖK zihniyeti, ‘kıl’la ‘tüy’le ‘örtü’ ile ‘bez’le
uğraşadursun elin oğlu, bu işin önemini yüzyıllar önce kavramış ve
bir hayli de yol almış. Evet; parapsikoloji, öyle ‘dedikoducu
mahalle karıları’nın meraklarını gideren ve ‘cin çarpmışları
düzeltecek formüllerin arandığı bir uğraşı değil, başlı
başına ‘istihbarat ve terörle mücadele’ aracı olarak kullanılan
bir ‘bilim dalı’ bugün...
Evet; konumuz Psişik İstihbarat...
DÜNYANIN İLK HİPNOZ OKULU’NU LENİN AÇMIŞ
Dünyada ilk hipnoz okulunu 1920’lerde Viladimir İliç Uliyanof Lenin
açmış KGB için... Büyük Bolşevik İhtilali’nin liderlerinden olan
Lenin, bu okulu rejim muhaliflerine karşı ‘istihbarat’, ‘güvenlik’
ve ‘psikolojik işkence’ amaçlı kullanmış.
Sovyetler Birliği’nin Nobel ödüllü büyük bilim adamı ve
yazarlarından Aleksandır Soljenitsin, sürgün yeri Gulak Takım
Adaları’nda, hipnoz yöntemlerini kullanan KGB ajanlarınca
sorgulanmış. ‘Rejim muhalifi’ muamelesine tabi tutulan
Soljenitsin, ‘Gulak Takım Adaları’ adlı eserinde hipnoz okulunu ve
KGB ajanlarının tekniklerini ayrıntılarıyla anlatmış. Soljenitsin’e
göre KGB ajanları, insanları hipnoz yöntemiyle sorgulamışlar ve
tatmin edici sonuçlar da almışlar.
Bu konuda yatırım yapan ülkelerin başında Rusya’nın ardından İsrail
ve Çin gelmektedir. ABD de Rusya’dan tam 50 yıl kadar sonra
parapsikolojiyi “istihbari” çalışmalarda kullanmayı akıl
edebilmiştir.
Ruslar 1900’lerin başlarından bu yana, Yahudiler ise bir devlet
sahibi olduktan, yani 1940lı yılların sonlarından itibaren psişik
istihbarata büyük önem vermişlerdir.
Peki ya Türkiye’de? Bizim üniversitelerimiz, insanların kafalarının
içiyle, bilimsel aktivitesiyle ilgilenmek yerine kafasının dışıyla,
ideolojik saplantılar ve ön yargılarla, yasakçılıkla zaman
kaybettiklerinden olacak bugüne değin PARAPSİKOLOJİ KÜRSÜSÜ kurmayı akıl edememiş durumdalar.
RUS İÇ İSTİHBARAT ÖRGÜTÜ’NUN 12 MİLYON RUBLELİK BÜTÇESİ
ZİHİN KONTROL OPERASYONLARI
Biraz da güncel bilgi:
“Mançurya Kobayı” olarak popülerlik kazanan “zihin kontrol
operasyonları” da “hipnoz” ve “parapsikoloji”nin ileri adımları
olarak CIA, MOSSAD ve diğer büyük istihbarat örgütlerinin büyük
bütçeler ayırdıkları konuların başında geliyor bugün...
Ve birkaç güncel rakam:
İnternational Herald Tribune’e göre; Rusya İç İstihbarat Örgütü FSB, parapisokolojik yöntemlerle istihbarat elde edebilmek için 12 milyon ruble bütçe ayırmış.
CIA’DEN MEDYUMLARA 5,5 MİLYON DOLAR
The Washington Post’a göre CIA, her yıl medyulmalara 5,5 milyon
dolar ödenek dağıtmakta imiş.
Peki bizim istihbarat ve güvenlik birimlerimiz ne yapıyor? Bu işin
öneminin farkındalar mı? Güvenlik birimlerimizin bu konuya 1970li
yıllardan itibaren ilgi duymaya başladıklarını ve çalışmaların
bireysel çabalarla gündeme geldiğini belirtelim.. Ancak bireysel
çabaların kurumsallaşıp kurumsallaşmadığını bilemiyoruz şimdilik.
İşte haberbank.com farkıyla o ‘bireysel çaba’lardan birinin
ayrıntıları:
Çok sayıda ‘cin’i kontrol etme yetisine sahip N. adlı bir devlet
görevlisi, 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde ‘istihbarat’ ve ‘terörle
mücadele’ aracı olarak parapsikolojiden çok faydalanmış.
Yönlendirdiği ‘cin’leri vasıtasıyla birçok ‘eli kanlı
katil’in, ‘terörist’in ve ‘rejim düşmanı’nın yerlerini tespit edip
imha edilmelerini sağlamış.
Bizzat anlatanların yalancısıyım; güvenlik güçlerinin bir türlü ele geçiremediği birçok azılı terörist, ‘cin’lerden yardım alan bu üstün yetenekli “devlet görevlisi”nin çabalarıyla ele geçirilebilmiş.
Bu üstün meziyetlere sahip devlet görevlisi, bireysel çabalarla
yetinmeyip kendisi gibi ‘cin’lerle irtibat kurabilecek ruh yapısına
sahip ‘güvenlik görevlisi’ birkaç meslektaşını daha bulup buluşturup
bir masa etrafında toplamış. ‘Voltran’ı oluşturalım’ dercesine o
arkadaşlarıyla ‘güç birliği’ yapıp, ‘eli kanlı bebek katillerinin’
peşine ‘istihbaratçı cinlerini’ salıvermiş!... Ve başarılı sonuçlar
almış.
Bu bireysel çabalar, çalışmalar sonradan kurumsallaşmış mı, orası
meçhul.
Gün gelir devletin gizli arşivleri açıklanırsa, parapsikolojik
yöntemlerin kurumsal bazda da kullanılıp kullanılmadığı ortaya
çıkacaktır.
GENELKURMAY, GELİŞMELERİ YAKINDAN İZLİYOR
Umarız, yukarıda sözünü ettiğimiz ‘devlet görevlisi’nin çabaları
bireysel bazda kalmamıştır.
Çünkü; ileri görüşle güvenlik bürokratlarımız bu konuya ciddi
biçimde parmak basmışlar vakti zamanında...
Emekli Kurmay Albay Baha Kadıoğlu, Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde
yayımlanan bir makalesinde bu silahlarla ilgili bakınız neler
söylemiş:
“Türkiye l977’li yıllar içinde beyin kontrol yöntemlerinin harp
şeklinde uygulandığı ve bunun korkunç kâbusunun yaşandığı bir ülke
olmuştur. Bu görünmez harbin gelecek yıllarda da devam edecektir.
Yalnızca fiziki tedbirlerle önlenmesi mümkün görülmemektedir.
Alınacak tedbirleri öğrenmek için en kısa zamanda parapsikolojik
çalışmalara girmek mecburiyetindeyiz.”
Üniversitelerimizin birkaç akademisyen dışında bu konuya duyarsız
olduklarını ifade etmiştik. Yükseköğretim kurumlarımızın açığını
sivil toplum örgütleri kapatıyor.
14-15 Mayıs 2005 tarihleri arasında Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi
Sarayı’nda 1. Uluslar arası Parapsikoloji Konferansı düzenlenmişi
mesela... Duyular Dışı Algılamalar, Ölüm ve Ötesi ve Enerji
Çalışmalar ana konu başlıklarıydı bu konferansın... Doğaüstü
olaylara bilim ışığında cevaplar arayan organizasyonun ev sahibi
BİLYAY Vakfı’nın başkanı Tarık Işıkdal’ın sözleri kayda değerdi:
“Parapsikoloji konusunda şu anda Türkiye’deki akademilerde geçmişte yapılmış birkaç çalışmanın dışında pek kayda değer bir çalışma yok.
Çalışmalar genellikle vakıf-dernek bünyesinde sürdürülmüş. Umuyoruz ki bu konferanstan sonra daha geniş çapta, daha olgun bir vaziyette yurdumuza yayılır”.
ABD, BU KONUDA SOVYETLERİN 50 YIL GERİSİNDE
Ne gariptir ki materyalist ilkelere sıkı sıkıya bağlı görünen
Sovyetler Birliği, Batılı istihbarat örgütlerine çok saçma gelen
psişik ve parapsikolojiyle ilgili konulara büyük önem veriyordu.
..Ve son olarak;
İkinci Dünya Savaşı boyunca İngiltere Kraliyet Donanması’na bağlı
olan Donanma Gizli Servisi Direktörlüğü yapan daha sonra
gazetecilikte karar kılan Richard Deacon’un kaleme aldığı “İsrail
Gizli Servisi” adlı eserde psişik istihabaratın tarihi gelişimine
ilişkin oldukça kiriminal bilgiler yer almakta. 1993’te Anahtar
Kitaplar Yayınevi’nce Türkçe’ye kazandırılan kitaptan çarpıcı
ayrıntılar:
Parapsikoloji ile ilgilenen bilim adamları, sihirbazlar hatta
amatörler bile Bulgar, Romen, Çek veya Rus olmalarına bakılmaksızın örgüt içine alınıyorlardı. Öte yandan diğer ülkelerinde bu konuya ilgilenip ilgilenmedikleri, ilgileniyorsa ilgi derecelerinin ne
oludğunu öğrenmek ve gelişmeleri takip etmek KGB’nin temel görevleri arasında yer alıyordu. Ancak Baılı ülkeler böyle bir girişmii
kuşkuyla karşılıyor, hatta inanmayarak red bile ediyorlardı.
Gerçeği söylemek gerekirse bu tür konuların istihbarat alanında
kullanılmasında ABD, Sovyetlerin en az 50 yıl gerisindedir. Ancak
İsrail ve Çin konunun önemini kavramış ve ulusal güvenliklerinin
korunmasında kullanmaya başlamışlardır.
Rusya’nın KGB’si ile İsrail’in MOSSAD’ı uzun yıllar bu alanda
birbirlerine karşı büyük bir savaş verdiler.
Ve önemli bir hadise:
1976 yılının 21 Aralık günü Sovyet yetkililer Moskova’da üç gündür
devam eden Yahudi Kültürü hakkındaki sempozyumunu basarak
dağıttılar. 45 Yahudi ‘elebaşı’ kabul edilip tutuklandı.
KGB tarafından başlatılan araştırmada sempozyumu organize eden on üç üyenin tamamı suçlu bulundu. Ayrıca belli başlı büyük Rus
kentlerinde çok sayıda Yahudi tutuklanarak hapse atıldı.
Bu olaylar anında dünya basınında yer aldı. Ancak bir konu gözden kaçmıştı. Sempozyumda Yahudiler tarafından hazırlanmış konulardan biri de parapsikolojinin telepati, duyu ötesi alglama ve kirlian fotoğrafçılığı ile ilgili gelişmeleriydi.
Bu toplantıya katılarak bildiri sunmak isteyen yabancılardan İsrailli olanlara ülkeye gelişlerinde vizeler konularak engeller çıkartıldı. Ayrıca başka şehirlerden gelen Yahudiler de Moskova’ya sokulmadılar. Sonuçta Moskova dışından toplantıya sadece üç kişi katılabilmişti.
KONUYU İLK GÜNDEME GETİREN BİLİMADAMI
Richard Deacon’ın anlatımlarına göre; Yahudiler psişik konularda
büyük iddia sahibiler. Bu sahada tanınan en eski ve en yetenekli
kişilerden birisi parapisokolji ve psişik konularda büyük
araşırmalar ve deneyler yapan Stefan Ossowiecki idi.
Ossowiecki 1877’de Rusya’da doğmuştu. Bir süre sonra psişik konularda büyük yeteneği olduğu ortaya çıkarak bir haham tarafından yetiştirildi.
1921’de Polonya’ya gitti. Burada psikişik yeteneğini daha da
geliştirme fırsatı bularak çok sayıda telepati deneyleri
gerçekleştirdi.
ULUSLAR ARASI BİR ÖRGÜT
Uluslar arası Psişik Araştırmalar Birliği’nin merkezi Prag’da
kurulmuş olup başkanı Çekoslovak Dr. Zdenek Rejdak idi. Birliğin
diğer ileri gelen ülkeleri Bulgaristan, İngilere, Fransa,
Yugoslavya, ABD ve SSCB ülklerinden gelmişlerdi. İsrail’e göre
Sovyetler Birliği’nin bu birliğe katılmasının amacı, diğer ülkelerin
bu konuda gelmiş oldukları daüzeyi grmek ve gelişmeleri kontrol
altına almaktı. Ancak Sovyetler Birliği, birlikten bu şekilde
faydalanırken kendi sahip oldukların vermek konusunda pek istekli
davranmıyordu.
‘BEN BİR AJAN DEĞİL BİLİMADAMIYIM’
Dr. Milan Ryzl da bu konudaki önemli bilamadamlarından biriydi. 1967 yılına kadar Prag’da yaşalan Ryzl, Amerika’ya giderek
parapisorkoloji alanındaki çalışmalarını orada sürdürmeye başladı.
Prag’da bir labaratuvar kurmuşdu. Ülkeden ayrılmadan birkaç gün önce Çek Gizli Polisi labaratuvara gelerek, ziyaret etmiş olduğu ükelerde parayisokolji konmusunda neler yapıldığını kendilerine rapor etmesini istedi. Buna karşılık olarak doktor şunları söylemişti:
“Ben bir bilim adamıyım, casus değil.”
Ryzl’in verdiği bilgilere göre bu konuda demir paerde ülkeleri çok
aşamalar kaydetmiş durumdaydı. Rusların Mosva, Leningrad, Omsk,
Irkutsk, Vladivostok, Khabarovsk ve Sartov kentlerinde
parapsikolojik deneylerin yapıldı ve sürekli askeri kontrol altında
tuulu olan labaravutarlar bulunmakta. Sibirya’da bu konuda gizli
üsler bulunuyor. Durov Enstitüsü’nde de çok sayıda uzman, telepati
duyu ötesi algılama konularında yoğun deneyler yapmaktalar.
ÇEK ORDUSUNA EL KİTABI
Richard Deacon’ın verdiği bilgiye göre; İkinci Dünya Savaşı’ndan
önce 1942 yılında duyu ötesi algılama alanında Çek ordusuna yönelik bir el kitabı hazırlanmıştı. Bu kitabın hazırlanmasında Yahudi
araştırmacı ve istihbaratçıların büyük rolü olmuştu.
Kitabın adı ‘Geleceği Görme, Hipnotizma ve Manyetizma’ idi. Bu kitabın hazırlanmasında büyük emeği geçen Yahudi 1946 yılında
Çekoslavakya’dan kaçarak Viyana’ya geldi ve 1971 yılında ölne kadar hayaını İsrail davasana adayarak, duyu ötesi algılama ve geleceği görme konusunda büyük çalışmalada bulundu. Özellikle kayıp insanlar ve düşman aşjanlarının aaliyetleri hakkında vermiş olduğu bilgilerin kendi davasına çok büyük faydaları olmuştu.
http://www.youtube.com/watch?v=hbf8BMFmprE
Evet,pek fazla emek etmedim bu konuda ama bu bilgilerin size ulaşmasını sağladım
Lütfen yorumuma yorum yazmayın...
-Psişik İstihbarat'ın gizemli dünyası ve cinlerle terörist kovalama
operasyonları...
-KGB ve MOSSAD'ın ilk kez önemini keşfedip büyük bütçeler ayırdığı,
CIA'nın da 1950lerden itibaren büyük önem verdiği hipnotizma
operasyonları Türkiye'de hangi güvenlik birimi
tarafından nasıl uygulandı?
-İşte; bir güvenlik bürokratının dudak ısırtacak "cinlerle terörist
avlama" operasyonu...
İşte tüm ayrıntılar:
NURAY YILDIRIM’IN HABERİ...
(HABERBANK-ÖZEL)Fizik ötesi olaylarla ilgilenen, bunu
yaparken ‘ruh’u, ‘insan psikolojisi’ni ve ‘hipnoz’u işin içine katan
bir bilim dalı; parapsikoloji...
Bir başka ifadeyle parapsikoloji; mahalle aralarındaki ‘muskacı’
ve ‘cinci’lerin yapmaya çalıştıkları işin, akademik-teknik düzeye
uyarlanmış hali...
ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde parapsikolojinin bilimsel
kürsüleri bile var. Örneğin; Almanya’daki Humbold Üniversitesi’ndeki
bölüm, İngiltere’deki British School of Hypnossis, yani Hipnoz
Okulu...
Türkiye’deki YÖK zihniyeti, ‘kıl’la ‘tüy’le ‘örtü’ ile ‘bez’le
uğraşadursun elin oğlu, bu işin önemini yüzyıllar önce kavramış ve
bir hayli de yol almış. Evet; parapsikoloji, öyle ‘dedikoducu
mahalle karıları’nın meraklarını gideren ve ‘cin çarpmışları
düzeltecek formüllerin arandığı bir uğraşı değil, başlı
başına ‘istihbarat ve terörle mücadele’ aracı olarak kullanılan
bir ‘bilim dalı’ bugün...
Evet; konumuz Psişik İstihbarat...
DÜNYANIN İLK HİPNOZ OKULU’NU LENİN AÇMIŞ
Dünyada ilk hipnoz okulunu 1920’lerde Viladimir İliç Uliyanof Lenin
açmış KGB için... Büyük Bolşevik İhtilali’nin liderlerinden olan
Lenin, bu okulu rejim muhaliflerine karşı ‘istihbarat’, ‘güvenlik’
ve ‘psikolojik işkence’ amaçlı kullanmış.
Sovyetler Birliği’nin Nobel ödüllü büyük bilim adamı ve
yazarlarından Aleksandır Soljenitsin, sürgün yeri Gulak Takım
Adaları’nda, hipnoz yöntemlerini kullanan KGB ajanlarınca
sorgulanmış. ‘Rejim muhalifi’ muamelesine tabi tutulan
Soljenitsin, ‘Gulak Takım Adaları’ adlı eserinde hipnoz okulunu ve
KGB ajanlarının tekniklerini ayrıntılarıyla anlatmış. Soljenitsin’e
göre KGB ajanları, insanları hipnoz yöntemiyle sorgulamışlar ve
tatmin edici sonuçlar da almışlar.
Bu konuda yatırım yapan ülkelerin başında Rusya’nın ardından İsrail
ve Çin gelmektedir. ABD de Rusya’dan tam 50 yıl kadar sonra
parapsikolojiyi “istihbari” çalışmalarda kullanmayı akıl
edebilmiştir.
Ruslar 1900’lerin başlarından bu yana, Yahudiler ise bir devlet
sahibi olduktan, yani 1940lı yılların sonlarından itibaren psişik
istihbarata büyük önem vermişlerdir.
Peki ya Türkiye’de? Bizim üniversitelerimiz, insanların kafalarının
içiyle, bilimsel aktivitesiyle ilgilenmek yerine kafasının dışıyla,
ideolojik saplantılar ve ön yargılarla, yasakçılıkla zaman
kaybettiklerinden olacak bugüne değin PARAPSİKOLOJİ KÜRSÜSÜ kurmayı akıl edememiş durumdalar.
RUS İÇ İSTİHBARAT ÖRGÜTÜ’NUN 12 MİLYON RUBLELİK BÜTÇESİ
ZİHİN KONTROL OPERASYONLARI
Biraz da güncel bilgi:
“Mançurya Kobayı” olarak popülerlik kazanan “zihin kontrol
operasyonları” da “hipnoz” ve “parapsikoloji”nin ileri adımları
olarak CIA, MOSSAD ve diğer büyük istihbarat örgütlerinin büyük
bütçeler ayırdıkları konuların başında geliyor bugün...
Ve birkaç güncel rakam:
İnternational Herald Tribune’e göre; Rusya İç İstihbarat Örgütü FSB, parapisokolojik yöntemlerle istihbarat elde edebilmek için 12 milyon ruble bütçe ayırmış.
CIA’DEN MEDYUMLARA 5,5 MİLYON DOLAR
The Washington Post’a göre CIA, her yıl medyulmalara 5,5 milyon
dolar ödenek dağıtmakta imiş.
Peki bizim istihbarat ve güvenlik birimlerimiz ne yapıyor? Bu işin
öneminin farkındalar mı? Güvenlik birimlerimizin bu konuya 1970li
yıllardan itibaren ilgi duymaya başladıklarını ve çalışmaların
bireysel çabalarla gündeme geldiğini belirtelim.. Ancak bireysel
çabaların kurumsallaşıp kurumsallaşmadığını bilemiyoruz şimdilik.
İşte haberbank.com farkıyla o ‘bireysel çaba’lardan birinin
ayrıntıları:
Çok sayıda ‘cin’i kontrol etme yetisine sahip N. adlı bir devlet
görevlisi, 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde ‘istihbarat’ ve ‘terörle
mücadele’ aracı olarak parapsikolojiden çok faydalanmış.
Yönlendirdiği ‘cin’leri vasıtasıyla birçok ‘eli kanlı
katil’in, ‘terörist’in ve ‘rejim düşmanı’nın yerlerini tespit edip
imha edilmelerini sağlamış.
Bizzat anlatanların yalancısıyım; güvenlik güçlerinin bir türlü ele geçiremediği birçok azılı terörist, ‘cin’lerden yardım alan bu üstün yetenekli “devlet görevlisi”nin çabalarıyla ele geçirilebilmiş.
Bu üstün meziyetlere sahip devlet görevlisi, bireysel çabalarla
yetinmeyip kendisi gibi ‘cin’lerle irtibat kurabilecek ruh yapısına
sahip ‘güvenlik görevlisi’ birkaç meslektaşını daha bulup buluşturup
bir masa etrafında toplamış. ‘Voltran’ı oluşturalım’ dercesine o
arkadaşlarıyla ‘güç birliği’ yapıp, ‘eli kanlı bebek katillerinin’
peşine ‘istihbaratçı cinlerini’ salıvermiş!... Ve başarılı sonuçlar
almış.
Bu bireysel çabalar, çalışmalar sonradan kurumsallaşmış mı, orası
meçhul.
Gün gelir devletin gizli arşivleri açıklanırsa, parapsikolojik
yöntemlerin kurumsal bazda da kullanılıp kullanılmadığı ortaya
çıkacaktır.
GENELKURMAY, GELİŞMELERİ YAKINDAN İZLİYOR
Umarız, yukarıda sözünü ettiğimiz ‘devlet görevlisi’nin çabaları
bireysel bazda kalmamıştır.
Çünkü; ileri görüşle güvenlik bürokratlarımız bu konuya ciddi
biçimde parmak basmışlar vakti zamanında...
Emekli Kurmay Albay Baha Kadıoğlu, Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde
yayımlanan bir makalesinde bu silahlarla ilgili bakınız neler
söylemiş:
“Türkiye l977’li yıllar içinde beyin kontrol yöntemlerinin harp
şeklinde uygulandığı ve bunun korkunç kâbusunun yaşandığı bir ülke
olmuştur. Bu görünmez harbin gelecek yıllarda da devam edecektir.
Yalnızca fiziki tedbirlerle önlenmesi mümkün görülmemektedir.
Alınacak tedbirleri öğrenmek için en kısa zamanda parapsikolojik
çalışmalara girmek mecburiyetindeyiz.”
Üniversitelerimizin birkaç akademisyen dışında bu konuya duyarsız
olduklarını ifade etmiştik. Yükseköğretim kurumlarımızın açığını
sivil toplum örgütleri kapatıyor.
14-15 Mayıs 2005 tarihleri arasında Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi
Sarayı’nda 1. Uluslar arası Parapsikoloji Konferansı düzenlenmişi
mesela... Duyular Dışı Algılamalar, Ölüm ve Ötesi ve Enerji
Çalışmalar ana konu başlıklarıydı bu konferansın... Doğaüstü
olaylara bilim ışığında cevaplar arayan organizasyonun ev sahibi
BİLYAY Vakfı’nın başkanı Tarık Işıkdal’ın sözleri kayda değerdi:
“Parapsikoloji konusunda şu anda Türkiye’deki akademilerde geçmişte yapılmış birkaç çalışmanın dışında pek kayda değer bir çalışma yok.
Çalışmalar genellikle vakıf-dernek bünyesinde sürdürülmüş. Umuyoruz ki bu konferanstan sonra daha geniş çapta, daha olgun bir vaziyette yurdumuza yayılır”.
ABD, BU KONUDA SOVYETLERİN 50 YIL GERİSİNDE
Ne gariptir ki materyalist ilkelere sıkı sıkıya bağlı görünen
Sovyetler Birliği, Batılı istihbarat örgütlerine çok saçma gelen
psişik ve parapsikolojiyle ilgili konulara büyük önem veriyordu.
..Ve son olarak;
İkinci Dünya Savaşı boyunca İngiltere Kraliyet Donanması’na bağlı
olan Donanma Gizli Servisi Direktörlüğü yapan daha sonra
gazetecilikte karar kılan Richard Deacon’un kaleme aldığı “İsrail
Gizli Servisi” adlı eserde psişik istihabaratın tarihi gelişimine
ilişkin oldukça kiriminal bilgiler yer almakta. 1993’te Anahtar
Kitaplar Yayınevi’nce Türkçe’ye kazandırılan kitaptan çarpıcı
ayrıntılar:
Parapsikoloji ile ilgilenen bilim adamları, sihirbazlar hatta
amatörler bile Bulgar, Romen, Çek veya Rus olmalarına bakılmaksızın örgüt içine alınıyorlardı. Öte yandan diğer ülkelerinde bu konuya ilgilenip ilgilenmedikleri, ilgileniyorsa ilgi derecelerinin ne
oludğunu öğrenmek ve gelişmeleri takip etmek KGB’nin temel görevleri arasında yer alıyordu. Ancak Baılı ülkeler böyle bir girişmii
kuşkuyla karşılıyor, hatta inanmayarak red bile ediyorlardı.
Gerçeği söylemek gerekirse bu tür konuların istihbarat alanında
kullanılmasında ABD, Sovyetlerin en az 50 yıl gerisindedir. Ancak
İsrail ve Çin konunun önemini kavramış ve ulusal güvenliklerinin
korunmasında kullanmaya başlamışlardır.
Rusya’nın KGB’si ile İsrail’in MOSSAD’ı uzun yıllar bu alanda
birbirlerine karşı büyük bir savaş verdiler.
Ve önemli bir hadise:
1976 yılının 21 Aralık günü Sovyet yetkililer Moskova’da üç gündür
devam eden Yahudi Kültürü hakkındaki sempozyumunu basarak
dağıttılar. 45 Yahudi ‘elebaşı’ kabul edilip tutuklandı.
KGB tarafından başlatılan araştırmada sempozyumu organize eden on üç üyenin tamamı suçlu bulundu. Ayrıca belli başlı büyük Rus
kentlerinde çok sayıda Yahudi tutuklanarak hapse atıldı.
Bu olaylar anında dünya basınında yer aldı. Ancak bir konu gözden kaçmıştı. Sempozyumda Yahudiler tarafından hazırlanmış konulardan biri de parapsikolojinin telepati, duyu ötesi alglama ve kirlian fotoğrafçılığı ile ilgili gelişmeleriydi.
Bu toplantıya katılarak bildiri sunmak isteyen yabancılardan İsrailli olanlara ülkeye gelişlerinde vizeler konularak engeller çıkartıldı. Ayrıca başka şehirlerden gelen Yahudiler de Moskova’ya sokulmadılar. Sonuçta Moskova dışından toplantıya sadece üç kişi katılabilmişti.
KONUYU İLK GÜNDEME GETİREN BİLİMADAMI
Richard Deacon’ın anlatımlarına göre; Yahudiler psişik konularda
büyük iddia sahibiler. Bu sahada tanınan en eski ve en yetenekli
kişilerden birisi parapisokolji ve psişik konularda büyük
araşırmalar ve deneyler yapan Stefan Ossowiecki idi.
Ossowiecki 1877’de Rusya’da doğmuştu. Bir süre sonra psişik konularda büyük yeteneği olduğu ortaya çıkarak bir haham tarafından yetiştirildi.
1921’de Polonya’ya gitti. Burada psikişik yeteneğini daha da
geliştirme fırsatı bularak çok sayıda telepati deneyleri
gerçekleştirdi.
ULUSLAR ARASI BİR ÖRGÜT
Uluslar arası Psişik Araştırmalar Birliği’nin merkezi Prag’da
kurulmuş olup başkanı Çekoslovak Dr. Zdenek Rejdak idi. Birliğin
diğer ileri gelen ülkeleri Bulgaristan, İngilere, Fransa,
Yugoslavya, ABD ve SSCB ülklerinden gelmişlerdi. İsrail’e göre
Sovyetler Birliği’nin bu birliğe katılmasının amacı, diğer ülkelerin
bu konuda gelmiş oldukları daüzeyi grmek ve gelişmeleri kontrol
altına almaktı. Ancak Sovyetler Birliği, birlikten bu şekilde
faydalanırken kendi sahip oldukların vermek konusunda pek istekli
davranmıyordu.
‘BEN BİR AJAN DEĞİL BİLİMADAMIYIM’
Dr. Milan Ryzl da bu konudaki önemli bilamadamlarından biriydi. 1967 yılına kadar Prag’da yaşalan Ryzl, Amerika’ya giderek
parapisorkoloji alanındaki çalışmalarını orada sürdürmeye başladı.
Prag’da bir labaratuvar kurmuşdu. Ülkeden ayrılmadan birkaç gün önce Çek Gizli Polisi labaratuvara gelerek, ziyaret etmiş olduğu ükelerde parayisokolji konmusunda neler yapıldığını kendilerine rapor etmesini istedi. Buna karşılık olarak doktor şunları söylemişti:
“Ben bir bilim adamıyım, casus değil.”
Ryzl’in verdiği bilgilere göre bu konuda demir paerde ülkeleri çok
aşamalar kaydetmiş durumdaydı. Rusların Mosva, Leningrad, Omsk,
Irkutsk, Vladivostok, Khabarovsk ve Sartov kentlerinde
parapsikolojik deneylerin yapıldı ve sürekli askeri kontrol altında
tuulu olan labaravutarlar bulunmakta. Sibirya’da bu konuda gizli
üsler bulunuyor. Durov Enstitüsü’nde de çok sayıda uzman, telepati
duyu ötesi algılama konularında yoğun deneyler yapmaktalar.
ÇEK ORDUSUNA EL KİTABI
Richard Deacon’ın verdiği bilgiye göre; İkinci Dünya Savaşı’ndan
önce 1942 yılında duyu ötesi algılama alanında Çek ordusuna yönelik bir el kitabı hazırlanmıştı. Bu kitabın hazırlanmasında Yahudi
araştırmacı ve istihbaratçıların büyük rolü olmuştu.
Kitabın adı ‘Geleceği Görme, Hipnotizma ve Manyetizma’ idi. Bu kitabın hazırlanmasında büyük emeği geçen Yahudi 1946 yılında
Çekoslavakya’dan kaçarak Viyana’ya geldi ve 1971 yılında ölne kadar hayaını İsrail davasana adayarak, duyu ötesi algılama ve geleceği görme konusunda büyük çalışmalada bulundu. Özellikle kayıp insanlar ve düşman aşjanlarının aaliyetleri hakkında vermiş olduğu bilgilerin kendi davasına çok büyük faydaları olmuştu.
http://www.youtube.com/watch?v=hbf8BMFmprE
Evet,pek fazla emek etmedim bu konuda ama bu bilgilerin size ulaşmasını sağladım
Lütfen yorumuma yorum yazmayın...
- Msa
- Mesajlar: 1104
- Kayıt: 05 Mar, 13:19
- Yaşadığınız İl: 34 İstanbul
- Burcunuz: İkizler Burcu: 22 Mayıs-22 Haziran
- Cinsiyetiniz: Erkek
- Konum: Konum
- İletişim:
- Telekinezistm
- Mesajlar: 336
- Kayıt: 29 Ağu, 11:52
- Yaşadığınız İl: 44 Malatya
- Burcunuz: İkizler Burcu: 22 Mayıs-22 Haziran
- Cinsiyetiniz: Erkek
- TFGBAB
- Mesajlar: 189
- Kayıt: 05 Ağu, 04:51
- Yaşadığınız İl: 34 İstanbul
- Konum: OO
Re: İstihbaratta Cinler...
affetmemmm... :@
- ozina
- Mesajlar: 2242
- Kayıt: 19 Tem, 17:35
- Yaşadığınız İl: 10 Balıkesir
- Burcunuz: Koç Burcu: 21 Mart-20 Nisan
- Cinsiyetiniz: Erkek
Re: İstihbaratta Cinler...
uzun ama hepsini okudum, üşendim ama okudum. ve öğrendiklerimden memnunum güzel bilglerdi. sağol kanka okumaktan üşenip de okumayanlara gıcık oluyorum :(
pixies forever <3<3
- UsTr
- Mesajlar: 1838
- Kayıt: 03 Eki, 21:00
- Yaşadığınız İl: 35 İzmir
- Burcunuz: Balık Burcu: 20 Şubat-20 Mart
- Cinsiyetiniz: Erkek
Re: İstihbaratta Cinler...
2 hafta oldu taktın şu konuya. :)ozina yazdı:uzun ama hepsini okudum, üşendim ama okudum. ve öğrendiklerimden memnunum güzel bilglerdi. sağol kanka okumaktan üşenip de okumayanlara gıcık oluyorum :(
- ozina
- Mesajlar: 2242
- Kayıt: 19 Tem, 17:35
- Yaşadığınız İl: 10 Balıkesir
- Burcunuz: Koç Burcu: 21 Mart-20 Nisan
- Cinsiyetiniz: Erkek
Re: İstihbaratta Cinler...
takarım kardeşim takarım tembelliğinden kaybettiklerini bi bilsen
pixies forever <3<3
- UsTr
- Mesajlar: 1838
- Kayıt: 03 Eki, 21:00
- Yaşadığınız İl: 35 İzmir
- Burcunuz: Balık Burcu: 20 Şubat-20 Mart
- Cinsiyetiniz: Erkek
Re: İstihbaratta Cinler...
Tembelliğime direnip kazandıklarım yetiyor bana.Hem zamanım yok ki.Daha 15 sayfalık yazıyı deftere yazıcam.Daha 2 sayfalık ödev var ki onuda çözmeye uğraşacak zamanım yok okulda arkadaşlardan alacam.Okulda yetiştiremezsem öğleden sonra kaçmak orundayım.15 sayfa bittikten sonra bir 6 sayfa daha yazı var.E birde bütün bu ödevlerin üstüne her gün 2 saat telekinezi çalışması.Ben de insanım ne ara zaman bulacam da 20 sayfalık şey okuyacam. :)ozina yazdı:takarım kardeşim takarım tembelliğinden kaybettiklerini bi bilsen
- ozina
- Mesajlar: 2242
- Kayıt: 19 Tem, 17:35
- Yaşadığınız İl: 10 Balıkesir
- Burcunuz: Koç Burcu: 21 Mart-20 Nisan
- Cinsiyetiniz: Erkek
Re: İstihbaratta Cinler...
en fazla 10 dk sürer bu yazı. o michael ın yazısını da her gün 10 dk okusan 6 günde biterdi zaten. sen hala bahane üret
pixies forever <3<3
- UsTr
- Mesajlar: 1838
- Kayıt: 03 Eki, 21:00
- Yaşadığınız İl: 35 İzmir
- Burcunuz: Balık Burcu: 20 Şubat-20 Mart
- Cinsiyetiniz: Erkek
Re: İstihbaratta Cinler...
İlgimi çekmiyor birde.İnsanda ilgi olmayınca çaba olmuyor biliyorsun. :)ozina yazdı:en fazla 10 dk sürer bu yazı. o michael ın yazısını da her gün 10 dk okusan 6 günde biterdi zaten. sen hala bahane üret