Hiç düşündünüz mü bunu?
Dünya'ya ve Evrene yeni bir bakış açısı doğuran bu adamın bulduğu teorilere bakarsanız, bulunma hikayesini okursanız; "Matematiksel" işlemlerin bile en son yazıldığını görürsünüz. Peki her şey güzel hoşta bu adam nasıl buldu bu kadar şeyi?
Hayallerimizle gerçeği gerçekten kavrıyor muyuz? Bakın;
Bir insan yer çekimini bilmezken ona yer çekimsiz ortamda uçmayı hayal ettirebilir misiniz? Kesinlikle saçmalar!
Peki bu kişi nasıl oldu da buldu bunca teoriyi HAYALİ ile?
Gelin Bir Konuda Beyin Fırtınası Yapalım,
Sizce bizlerin vücutsal faaliyetleri nasıl şekilleniyor. 2 kişiyi ele alalım. Birisi Final maçına çıkacak bir futbolcu olsun diğeri ise Evinde dinlenen bir kişi olsun. Şimdi bu kişilerin vücutlarını inceleyelim; Birisi stresten terler akıtıyor diğer ise terini soğutuyor. Dinlenen kişinin kalbi x kere atarken futbolcunun ki 5x kere atıyor. Birinde Adrenalin tavan yapıyor diğerinde sakinlik...
Peki gelelim konuya,
Bu İkisi Arasındaki Farka Neden Olan Ne?
Cevap Basit:
ALAN
Alan, Gerçek bizi şekillendiren mekandır. Alan Beynimizin çalışma şeklini belirler. hiç fark etmedik değil mi aslında heyecanlarımızın sadece beyinde oluştuğunu. Bende öyle, hep dışa bağlıydık. Dışarısı ile beynimiz arasında çelikten bağlar yapılmış ve biz onu yönetemiyoruz.
Alan'ı Yönetebiliyor muyuz?
Tabii ki belli bir yere kadar yönetebiliyoruz. Mesela, önümüze biri bataklık diğeri çimenlik olan iki yol ayrımı çıksa, biz Alan'ı kontrol altına alıp; Çimen yoldan devam ediyoruz. Fakat hayat her zaman bu kadar basit olmuyor. Hayatınızda engel olamadığınız şeyler oluyor. en basit ve bilindik bir örnek: Sınavlar... Sınavlar bizim hayatımızı düzgün yaşamamız için bir araç görevi görüyor ve yine hayatımızı şekillendiriyor. İyide bu sınavlara Etkide edemiyoruz? Ondan seçeneğimizde yok! O zaman ne olacak? Alan'dan dolayı çaresizce beynimiz vücudumuza etki edip duracak. Başka ne bekliyordunuz?
Her sınava gireceğimiz de ateş basacak, heyecanlanacağız. Bu kadar basit! Bu bir Kural!
Gerçekten Öyle Mi?
Beynimizi kontrol edebilseydik, heyecanlarımızı kolayca yenmenin yolunu bulsaydık. Mesela sınavlardan düşük alma korkusu olmasaydı. Bilinçaltımızda sınav = Stres bağını yok edebilseydik?
O zaman her şey bu kadar zor olur muydu?
Tabii kide olmazdı. İş döndü dolandı Bilinçaltına dayandı. Bu kadar zor mu onunla yaşamak?
Aslında zor olan onu yönetememek, Bizim hala yaptığımız gibi...
Sizce DNA'larımız nasıl değişiyor?
Son zamanlarda ortaya atılan ve kanıtlanmış olan "ALAN, DNA'YI DEĞİŞTİRİYOR" Teorisini doğru yapan nedir?
Alan, Beynimizi etkiliyorsa beynimiz de Alan'ı etkiler mi? Galiba Kilit Nokta Burası.
Evet Etkiler!
İmajinasyon nedir? in cevabı Beynin Alan'ı etkilediğinin kanıtıdır.
İmajinasyon Nasıl oluyor da Etrafımızdaki çoğu şeyin oluşturmamızı sağlıyor? Ne kadar ilginç değil mi. Siz beyninizden canlandırıyorsunuz ve bir bakıyorsunuz, belirli bir zaman sonra gerçekleşmiş...
Bir sistem var. Çok harika uyum içinde ama zekamızın üstünde kalıyor. Anlıyoruz ama %5-10'unu belki.
Bağlarımız çok zayıf. Yani imajinasyondan aldığımız sonuçlar ile daha önceden aldığımız kararlar nasıl oluyorda "AN"ı Oluşturuyor sorusu akla gelmiyor değil. Şunu da bilmemiz gerekiyor bunlar farklı Frekansal bağlar ve bu farklılığın bizim 3 boyutta gördüklerimize yansıması. O kadar çok harika bir yaratılış ki, İnsan biraz farkına vardı mı şaşırmaktan kendini alamıyor.
Rüyalar?
Rüyalarımızda fiziki bedenimiz (Gördüğümüz rüyaya göre) şekilden şekle girebiliyor. Kabus görüyorsak kendimizi sıkıyoruz, eğleniyorsak fiziki bedenimiz bazen gülüyor. Kısaca duruma göre kendi çapında hareket ediyor. Peki burada ona emri veren kim?
Tabii ki beynin nöronları.
Alan, Beynin nöronlarını birbirine bağlayan, onların emir vermesini sağlayan araçtır. Bu yüzden vücudumuz heyecan, korku veya mutlulukta farklı şekillere girer. Rüyamızda Alan'ı sadece zihnimizde görürüz. Buda bize zihinden yapılan imajinelere anlam yüklendiğini ve buna göre gerçekleştiğini, hatta sürenin bile buna göre belirlendiğini söyler. İmajine işte böyle anlam kazanır.
Zaman'da bunca şeyin bütünüdür. Bir evren bir çok döngü! Bakın:
Bazı makalelerde okuduğuma göre insanlar, belirli frekansın yukarısı göremezlermiş. Mesela çoğu elektromanyetik dalgalar. Daha bir çok örnek var. Evrenin içinde o kadar iyi bir sistem var ki. Her şey iç içe geçmiş ve birbirini etkiliyor. Etkilemesine etkiliyor ancak bu kesinlikle birbirlerinin yaşama tutunmasını engelleyecek türde değil. Mesela düşünce enerjileri, imajinasyonların güçlü enerjileri Evren'de ilginç bir şekilde yayılma gösteriyor ve saniyenin 1/70'i kadar kısa bir zaman diliminde dünyamıza yayılıyor. Bu enerji, ses gibi hava engeline takılıp belirli bir süre sonra biten bir enerji değil. O zaman ses enerjisi ile düşünce enerjisini birbirinden ayıran nedir? Tabii kide frekans farklılıkları. Aslında sizlere şunu demek istiyorum:
Başarısızlıklarımızın En büyük Sebeplerinden Biriside Farklı Frekanstaki Bir Enerji ile Yine Ondan Farklı Frekansta ki Maddeyi Hareket Ettirmeye Çalışmak Olabilir.
Bakın buna önemli destek sağlayacak bir örnek:
Dr. Bruce Lipton, Genetik değişimler ve kök hücre klonlanması sırasında fark ettiği bir durumu şöyle açıklıyor:
Peki o zaman bu ilacı NE o frekansa sokuyor?Plasebo etkisi ile aslında en alakasız şeylerin, beklenmeyenleri başarmasının sebebi onların doğru frekansta olmasıdır. Yani eğer doğru frekans hasarlı bir organa verilirse düzelebilir. Tabii bu durum kesinlikle organ ile sınırlı değildir. Bir çok örnek ile çoğaltılabilir.
Çok mantıklı bir soru değil mi?
Siz önce kanser hastası 2 kişiden birine plasebo'yu anlatıp vitamin hapı verseniz, daha sonra diğer kişiye de kanser ilecı diye verseniz hangisinde işe yarar?
Tabii kide 2. kişide. Yani bunun plasebo etkisi olduğunu Bilmeyen kişide işe yaracaktır.
O zaman buradan yola çıkarak frekans değişimini neyin sağladığını bulabiliriz.
2. kişi onun kendini iyileştireceğini gerçek manada Düşünüyor.
1.kişi ise bunun işe yaramayacağını Düşünüyor.
Kısa ve öz bir şekilde buradan çok önemli bir bilgi çıkartıyoruz:
Düşüncelerimiz Frekansları Etkiliyor!
Buda bizim işimize yarar. Düşünce yapımız, sadece bilincimiz ile sağlanan bir şey değildir. Yani sürekli plasebo okuyan birisinin aldığı her ilacı bilinçaltı plasebo diye yorumlarsa halk içi tabiri ile "ayvayı yer".
Yazıları anlıyorsanız belli etmek için sağ alttaki teşekkür et butonu yeterli olacaktır. Yorumlarınızı da bekliyorum. :)
#BağlarıÇözmedenOlmaz